Hello Dergisi Röportaj

separator

"Ezbere Yaşamayın Zaman Değerli"

Diş Hekimi Emek Külür, Geleceğin Sağlıklı Bireylerini Yetiştirmek İçin "Çürüksüz Gelecek" Projesini Hayata Geçiriyor.Diş Bakımının Önemini Anaokulundan Başlayıp Öğretmeyi Hedefliyor.Bu Proje İçin Herkesi Üzerine Düşen Görevi Yapmaya Çağırıyor.

"Hayatta hiçbirşey size hazır gelmez, gidip onu almak gerekir." bu söz, onun yaşam felsefesini oluşturuyor.Kendini bildi bileli de bu sözü uygulamış hayatına.Babasının tüm karşı çıkmalarına rağmen 23 yaşında, bir başına New York'a gitmiş ve aileden tek kuruş almadan mesleği ile ilgili eğitimlerini tamamlamış.Bir yandan okumuş, diğer yandan okumak için gerekli parayı kazanmış.O günden sonra babası, aldığı her kararda onu desteklemiş, takdir etmiş.Çok başarılı bir diş hekimi ve şimdi kendi öğrendiklerini sosyal sorumluluk projesi olarak gelecek nesillere aktarmayı ve sağlıklı geleceği ağızdan başlayarak oluşturmayı hedefliyor.

Bir soysal sorumluluk projesine imza atıyorsunuz. Bu proje nasıl doğdu? Projenin amacı nedir?

Projenin amacı: 2-12 yaş arası çocuklara diş sağlığı eğitimi verilerek, diş kaybının önlenmesi konusunda bilinç yaratılması. İşini iyi yapmak ya da bir işveren olmak haricinde bence, herkesin topluma katkıda bulunması lazım. Dolayısıyla, küçük ya da büyük zaten kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin de yapılması gerekli, her büyük kurumun sosyal sorumlulukla ilgili bir katkı payı olması lazım. Bu insanın ruhunu da tatmin eden, besleyen bir şeydir. 10 yıl Memorial Hastanesi'nde Bölüm Başkanı olarak çalıştım. Orada bir uygulama geliştirdim. Türkiye'de çok ciddi bir gerçek var ki, 6 yaşındaki çocukların yüzde 80'inin ağzında çürük var. Bu ne demek biliyormusuıız? Daha ömrünün başında ağız sağlığına yenik başlıyor demek. Bunu fark ettiğimde, yani daha doğrusu gerçekle yüzleştiğimde şöyle bir şey yaptım: Çocuklara ücretsiz muayene koydum. Ve biz o çocukları 2 yaşından alıp 12 yaşına kadar ücretsiz muayene ettik. (çürüksüz bir gelecek için sadece bilgilendirme, çocuğu diş doktoruna alıştırma, o konsepti hayatının içine sokma ve aileyi de bu konuda bilgilendirmekti amacımız. Daha sonra kendi kliniğimi açtım, yine aynı uygulamaya devam ediyoruz. Şimdi bunu bir adım daha öteye taşıyarak tüm Türkiye geneline yaymayı planlıyoruz.

Projeyi uygularken nasıl bir süreç izlemeyi uygun buluyorsunuz?

Önce pilot bölgeler seçilecek. Pilot bölgelere yapacağımız sağlık taramalarıyla çocukların hem diş cürüklerini tespit edeceğiz hem de ağız ve diş sağlığı bakımından bilinçlenmelerini sağlayacağız. Bu projeyi gerçekleştirirken tabii ki güçlü ortaklarımız da olacak. Ayrıca projeyle ilgili diş ve diş sağlığıyla ilgili markaların da desteğini bekliyoruz. Bunun yanı sıra büyük bir ekiple projeye başlayacağız. Pilot bölgeler giderek çoğalacak. Amacımız ağız ve diş sağlığını eğitim hayatının başında çocuklara aşılamak, yani bu konunun ders olarak okullarda görülmesi.

"Tüm bu kariyer hikayesini yaşarken öğrendiğim bir şey var; bir işi heyecansız yapıyorsanız, sadece görevinizi yerine getiriyorsunuzdur."

Biz ağız sağlığı konusunda pek bilinçli değiliz sanırım…Türkiye’nin ağız sağlığı konusunda geldiği nokta nedir?

Yaptığımız araştırmaya göre: Türkiye'de her 3 kişiden biri günde 1 kez dahi dişlerini fırçalamıyor. Diş firçalayanlar arasında yapılan kontrollerde tam manasıyla dişlerini fırçalamayı beceren kişi oranı ise yüzde 10. Diş fırçalarının düzenli kullanımı ve 3 ay kullanılarak değiştirilmesi gerektiği belirtilse de Türkiye'de yapılan son araştırmalar kişi başına yılda 1 diş firçası bile düşmediğini gösteriyor. Bir kişi ortalama 3 yılda bir diş fırçasını yeniliyor. Diş fırçalama alışkanlığının gelişmemiş olmasının yanı sıra Batı'da senede ortalama 5 olan diş hekimine gitme sıklık oranının Türkiye'de 1 bile olmaması. Diş kayıplannin çok küçük yaşlarda başlamasına neden oluyor. Diş sağlığının ihmal edilmesi, diş eti hastalıkları ve kanserler gibi daha ciddi sorunlara dönüşebiliyor. 45 60 yaş arası 1500 kişiyle yapılan bir araştırmaya göre insanların % 5'i hiç diş doktoruna gitrnemiş. Bunlar çok çarpıcı ve Türkiye'de ağız-diş sağlığının ne kadar geri planda kaldığını gösteren veriler.

2 - 12 Yaş arası çocukları kapsayan bu sosyal sorumluluk projesinin pilot bölgesi Kahramanmaraş. Neden? Burada neyi gözlemleyerek pilot bölgesi seçtiniz?

Babam Kahramanmaraşlı.Ben Izmir'de büyüdüm ama Kahramanmaraş doğumluyum. Projenin pilot ili olarak doğduğum yer olan Kahramanmaraş’ı belirledik.

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı tüm okullarda "Diş adıyla bir ders okutulması süreci hiç de kolay olmasa gerek..."

Diş fırçalama bir manipülasyondur. yani el yeteneğidir. Onu öğretmek gerçekten gereklidir. Bu işi bilen profesyonel yani diş doktortunun birebir bunu öğretmesi gerekli. Bence anaokulunda bir kere bunun öğretilmesi lazım. Hani yemek yemek nasıl öğretiliyorsa, tuvalet eğitimi veriliyorsa, kesinlikle diş fırçalama eğitiminin de verilmesi şart.

2 - 12 yaş grubu çoçuğa diş bakımını sevdirmek için hangi yöntentleri izlemeyi planlıyorsunuz?

Çocukları bu konuda bilinçlendirmek için çeşitli yollar var. Öncelikle küçük zihinler bilgiyi gördüğü zaman bunu almakta zorlanmıyor. Onlara doğru bilgiyi akarmak önemli. ikinci olarak da diş sağlığıyla aralarındaki bağı güçlendirmek için kullanılacak materyaller var; çizgi flim, maskot vb. gibi. Biz de bu tür materyallere den yararlanacağız.

Peki siz kızınıza bu eğitimi nasıl bir yoldan verdiniz? Onun diş sağlığı konusundaki hassasiyeti ya da duyarlılığı nedir?

Bir diş hekimi olarak diş sağlığıyla ilgili tüm hassasiyetime rağmen kızıma diş fırçalnına alışkanlığını kazandırmak çok kolay olmadı. Hala her gün düzenli diş fırçalaması için onun başında beklediğim olur. Her akşam dişini fırçaladımı diye üşenmiyorum, kontrol ediyorum. Diğer kızımız 2 yaş büyük: o fırçalamadan dışarı çıkmaz.

Siz New York'ta çalıştınız, asistanlık da yaptınız. Sistem farklılığı ve bilinç düzeyi konusunda bir karşılaştırma yaparsanız...

Amerikalılarda sistem var. Her tedavinin her işlemin prosedürü belirlenmiş hiçkimse bu kuralları bozmuyor. Yeterli değilse geliştiriliyor, yenileniyor. Herkes bunu takip ediyor. Biz mutlaka ya kendi fikrimizi veya hislerimizi katarak sistemi deforme ediyoruz. Mezun olduktan hemen sonra gittiğim ve ilk pratik denyimimi Amerikada kazandığım için kliniğimde ele aynı mantıkla çalışıyorum. Bir dolgu işleminin en komplik .olanı 15 dakikadır. Daha uzun sürüyorsa işinde iyi değilsin demektir bence. Beni Türkiye'de en çok zorlayan şey insan faktörü. Öğrenmeye ve kendimizi geliştirmeye çok kapalıyız.

20 yıldır diş hekimisiniz. Başarılı kariyer öykünüzü neye borçlusunuz ?

Ege üniversitesi'nden mezun olduktan sonra; nerede çalışacağım neler yapacağım önümde hazır paket halinde duruyordu. Ama bir şey var ki: bu; öyle bir duygu ki, içimde bir dürtü benim yurtdışına gitmemi söylüyordu. Sanırım farklı şeyler başaran insanların ortak yönü içinde bu dürtünün olması.

Sonuçta ben kendi imkanlarımla yurtdışına gittim. Bu, inanılmaz bir özgürlük duygusuydu.Çok keyifliydi Her şeyi organize ettim fakat babam "Gidemezsin" dedi. NYU'da implantla ilgili uzmanlık eğitimi almak istedim. New Yorkta eğitime devam ederken hayatımı kolaylaştırmak için para kazanmalıydım. Kendime asistanlık işi buldum. New York üniversitesi implant Kürsü Başkanı-Denis Tornow’un yanında asistan olarak çalışmaya başladım. 23 yaşında gayet güzel bir hayatı bırakıp oraya gitmek kolay bir şey değildi.

Dört gün okula gidiyorum, üç gün de Brooklyn Hastanesi'nde gönüllü staj yapıyordum. iki bucuk yıl sonra Türkiye'ye döndüm. Amerikan Hastanesi'nde görev yapmaya başladım. Ardından -Kadıköy Şifa Hastanesi'nde ve Memorial hastanesinin Diş Klinikleri'ni kurdum. Bu kliniklerde bölüm başkanı olarak görev yaptm. 2007 yılında Nişantaşı'nda Smile institute'ü kurdum. Tüm bu kariyer hikayesini yaşarken öğrendiğim bir şey var; bir işi heyecansız yapıyorsanız, sadece görevinizi yerine getiriyorsunuzdur. O görev de yüzde 100 yerine getirilemez. Hangi mesleği yaparsanız yapın o heyecanı içinizde her zaman taşımalısınız.